21 Aralık 2007 Cuma

Youtube'a altyazı

Youtube'a altyazı fikri çoktan uygulanmış aslında. Birileri fikrimi benden önce buldu diye yazmayım mı yani? Subtitle.in ve benzeri birçok site adresini verdiğiniz bir youtube videosu üzerine altyazı yazmanıza izin veriyor. 'srt' yada herhangi bir altyazı dosyası yüklemeye izin veren var mı bilmiyorum. Yoksa bu da benim fikir katkım olsun :P Cesur Ayılar çizgi filmi için amatör bir altyazı yazmaya da başladım, ilgilenenlere duyurulur. Filmleri youtube üzerinden izlemek için gerekli bir özellik de 10 dakikalık videoları ardışık olarak gösterecek bir site. Böylece izlemesi ve altyazı yüklemesi daha kolay olacaktır.

24 Kasım 2007 Cumartesi

Zilli Yastık

Her fikrimle dunyayi kurtarmami beklemiyordunuz degil mi? :) Her gunumuzun 3'te 1'rini gecirdigimiz yastiklara da onem vermek lazim. Yine basit bir fikirle karsinizdayim. Fikrin asil adi alarmli yastik. Yastigin icinde bir alarmli saat var. Alarm vakti geldiginde calarak sizi uyandiriyor ve siz basinizi yastiktan kaldirincaya kadar susmuyor. Biraz da akilli davranip, 5 dakika icinde ağırlık algilayicilari bir baski hissederse tekrar calmaya calisiyor. Tekrar yatmak isterseniz kalkip biraz dolasmaniz lazim :) Alarm devresi, kontrol birimi ve agirlik algilayicilari yumusak su gecirmez bir plastikle kaplanmali. Disarida olacak kontrol birimi kumaş bir kesenin icine konulabilir. Piller bu birimde bulunur. Ayni fikri yataklara da uygulayabiliriz. Yastigi bir kenara atabilirsiniz ama yataktan kacmaniz pek kolay olmayacaktir. Iyi uykular :)

14/01/2011 Bak yine fikrimi calmislar :) http://www.zamazing.org/yazi/alarmli-yastik

8 Kasım 2007 Perşembe

Masa Ağacı


Masa agacı, meyve olarak masa veren yada masa yapımı için uygun olan bir ağaç değil. Gerçi lisede oyle bir hikayem vardı. Çok fazla biyolojik gösteriye sahip hikayede, biraz genetik biraz da kalıplar yardımıyla eşya şeklinde ağaçlar vardı. Dune'daki koltuk köpekler gibi. Neyse daha uygun bir ad 'Masa üstü ağacı' olacak, bir de bunun bir yazılim projesi olduğunu söyleyince zannederim daha iyi anlayacaksiniz.
Proje 'masa üstü' kavramının dizin yapısı ve pencere yönetiminin bir birleşimi.
İlk ikisinin birleşimi şöyle oluyor: masa üstünüzde bulunan dizinlerin bir kismini masa dizini olarak ayarlıyorsunuz. Bu dizinlerin üstüne tıkladığınızda masa üstünüz bu dizin oluyor ve o dizinin altındaki dosyalar ve dizinler masa üstüne diziliyor. Bu dizinler için ayrı arka plan resimleri ve diğer ayarlar tutuluyor.
Pencere yönetimine gelirsek. Uygulama pencereleri her masa üstünde görünür olabileceği gibi açıldığı masa üstünden çıkıldığı zaman gizlenebilir. Bu uygulamayı zaten çoklu masa üstü ortamlarından tanıyoruz.
Bunları bir araya getirelim; masa üstlerine de temalar atayalim. Resim, muzik, film, belge masa üstleri olsun. İkonların resimleri, arka fon resmi temaya uygun olarak değişsin. Resim dizininde kullanıcının resimleri, muzik'te mp3'ler, belge de belgeler şeklinde. Bu masa üstlerine bir de tema ile ilgili programların ikonlarını da koyalım. Müzik masasında winamp, ses kaydedici program vs; belge masasında openoffice, acrobat gibi. Böylece uygulamalarla ilgili dosyalara kolaylıkla erişilebilinen bir ortam elde ediyoruz.
Bu masaları evinizin birer odası olarak hayal edin. Müzik odanıza giriyorsunuz kasetleriniz, cdlariniz, muzik calariniz, gitariniz. Sinema odanizda dvdleriniz, projectorunuz. Belge odanizda kutuphanenizda bir kitap okurken, muzik odanizda actiginiz radyonun sesini duyorsunuz. Sonra caniniz sıkılıyor ve resim odaniza geciyorsunuz; hemen ortada en son calistiginiz eserler :) cift tiklayip resmi photoshop'ta acin. Diger uygulamalarin pencereleri kendi masa üstlerinde sizi rahatsiz etmeden calisin.
Ürünü iyice pazarladiktan sonra gelelim gerçeklemeye. Windows'ta böyle bir uygulama nasil gerceklestirilir pek bir fikrim yok. Bir linux adami oldugum icin ve her turlu ayarlamaya acik oldugu icin linux'e eğilecegim. Linux'te farkli masa ustleri (hepsinde ayni dosyalar ve dizinlerle) zaten yaygin bir uygulama. Eldeki hazir pencere yoneticilerini fazla degistirmeyen ve yeniden derleme gerektirmeyen bir cozum cok guzel olacaktir. Uygulamamiz kendini dizinlerin acilmasi sirasinda uyandirilacak sekilde ayarlar. Dizin acilmak istendiginde uygulama dizinin ayarlarina bakar. Eger dizin bir masa ustu diziniyse pencere yoneticisine masa ustu dizinini degistirmesini soyler, gerekirse arka plan resmi ve diger görsel ayarlar da degisir. Masa ustunun guncellenmesini pencere yoneticisi bizim icin yapar. Uygulama ilk kuruldugunda istege gore resim, muzik, belge gibi populer dizinleri yaratip bu konularla ilgili promlarin kisa yollarini bu dizinlere koyabilir.
Epey uzun bir yazi oldu. Yazimi, uygun bir zaman bulunca bu uygulamayi gelistirmeye calisacagim sozuyle noktaliyorum. Tabii acik kaynak kodlu olcak :)

4 Kasım 2007 Pazar

Şişen Mont

Hayıııır! Hayıııır! Bu blog 3-4 yazı sonra ölmeyecek! :D Artık ne desem boş. Her şey emek istiyor kardeşim. Bir şey de çıkıp kendi kendine olsun be. Mesela blogger.com gelip beynimden fikirleri emsin yazsın siteye :) Neyse demek ki bu iş böyle olacak; hiç olmamasından iyidir.

Bu kadar yazdım, okuyan da duruma çok üzüldüm, bunu düzeltmek için hırslandım şimdi ardı ardına fikirleri sıralıyacağım zannedecek. Yok öyle bir şey. Basit küçük bir fikir sadece. Zaten küçük olduğu için üşenmeyip geçtim klavyenin başına. Neyse fikre geçelim.

Fikir şişme mont. Bu kadar. Şişen can yelekleri gibi günlük hayatta kullanmak için mont. Tabii astarı, cepleri falan olacak. Sönükken normal ince bir mont gibi kullanıyorsunuz. Şişirdiğinizde içine dolan hava sayesinde ısı yalıtımı artıyor ve kışlık mont oluyor. Taşimasi kolay. Duruma göre ısı yalıtım seviyesi ayarlanabiliyor. Can yeleği işlevi de var :) Maliyeti düşük. Tek sıkıntısı patlayabilir yada sızıntı yapabilir. İçine ısı iletimi daha düşük bir gaz doldurup satılabilir. Tabii, bu durumda müşterinin montu söndürmemesi gerekir.

24 Haziran 2007 Pazar

Var olmak

Daldan dala atlayarak devam ediyoruz. Gordugunuz gibi fikir uretmek icin konu sinirim yok. Bu fikirlerin degerine siz karar verin. Simdi sirada felsefe var.
Kucuk yaslardan beri olum korkusu tasirim. Aklima nasil girdi bilmiyorum, belki gordugum yada duydugum bir olay beni etkiledi. Daha 6 yaslarimda babama sarilip "Olmek istemiyorum" diye agladigimi hatirliyorum. Dogal olarak, yasam, olum, var olmak konulari fikir dunyamda cok yer kapladi.
Ben ruha inanmam. Yani bedenizmizden ayri bir varligimiz olduguna. Bundan dolayi fiziki varligimiz sona erdikten sonra da varligimi devam ettirebilecegim tesellisi ben de ise yaramaz (sanki ruha inananlar olum korkusu tasimiyor mu tartisilabilir). Lise caglarimda kendi kendime sordugum sorulardan bir oyun gelistirmistim. Sorulara 'evet' cevabi verdiginizde (gercekten inanarak) siradaki soruya geciyorsunuz ve sonuncu soruda benim yasamak, var olmak konusuna cevap buldugum yere geliyorsunuz. Unutmayin sadece 'evet' cevabi verdiginiz surece oyundasiniz.
1- Ruha inanmiyor musunuz? (Tamam ters bir soru oldu ama oyunun kurali geregi 'evet' diyerek ilerlemeniz lazim :))
Simdi bir kurgu uzerinden devam ediyoruz. Cok buyuk bir teknoloji sirketine is icin basvuruyorsunuz. Anlam veremesenizde size bir cok saglik testi yapiyorlar ve size geri doneceklerini soyleyerek yolluyorlar. Bir kac hafta sonra cagriliyorsunuz. Sizi beyaz takim elbise giymis, bembeyaz saclari beyaz sakallari ile birlesmis olan sirket sahibinin yanina goturuyorlar (Bu kisi aslinda o zamanlar gosterilen, Jurassic Park'in sahibi olan adam. Yakin zamandan dusunursek, Matrix'in mimarina da benziyor.) Birlikte sirketin cok gizli bir laboratuvarina gidiyorsunuz. Burada yuruyen bir band uzerinde degisik nesneler bir makinanin onunden geciyor. Size bu makinanin onundeki varligi birkac nano saniyede taradigi anlatiliyor. Daha sonra band uzerinde tasinmaya devam eden nesneler ikinci bir makinaya geliyor; burada makina objeleri degisik cekillerde parcalara ayiriyor, bagzilarini tuzla buz ediyor. Yollarina devam eden parcalar sonuncu makinada duruyorlar. Burada, size anlatildigi uzere (ve siz de gozlerinizle gordugunuz sekilde) ilk makinadan alinan tarama verilerine gore, nesneler atom alti parcalarina kadar tekrar ayni sekle getiriliyorlar. Bir anlamda zaman da geriye donduruldukleri soylenebilir. Objelerin gorsel olarak eski halleriyle bire bir oldugunu rahatlikla soyleyebiliyorsunuz. Tekrar birinci makinaya getirilip tarandiklarinda ayni tarama sonuclarini veriyorlar. Burada gelistirilen makinalarin amaci bir kaza aninda yada savasta yaralanan insanlari en kisa yoldan eski hallerine getirmek, bir anlamda iyilestirmek. Tabii tarama kayitlarinin mumkun oldugunca guncel tutulmasi onemli.
2- Sirket sahibi artik bu makinalari bir insan uzerinde denemeye hazir olduklarini soyluyor. Ve denek olarak sizi kullanmak istiyorlar. Oncelikle bir ayak parmaginizdan baslayacaklar. Parmaginiz taranacak, ortasindan kesilecek ve tekrar eski haline getirilecek. Bir kac nano saniye icinde gerceklesecek bu surecte her hangi bir aci hissetmeniz beklenmiyor. Deney basarili olursa bir sonraki asamaya gecilip ayni deney ayak bileginizde gerceklestirilecek. Sonra kasığınızda, karin bolgenizde ve son olarak boynunuzda. Butun bunlara karsin, deney herhangi bir asamada basarisizliktan dolayi iptal edilse de, size 1 Milyar YTL verilecek (sizi veya varislerinizi ihya edecek bir para). Paranin odenmesi konusunda hic kuskunuz yok (ben kefilim :)). Bu teklifi kabul eder misiniz?
3- Siz deneyin yapilacagi gunu ozel odanizda beklerken ak sakalli beyefendi sizi gormeye geliyor. Nesneleri atom alti parcalarina kadar parcalayan yeni makinalarinin (silah diyebiliriz) hazir oldugunu soyluyor ve oncekini iptal edip yeni bir teklifte bulunuyor. Kesme deneylerinden sonra ayni sira ve bolgelerde bu yeni makinayi denemek istiyorlar. Yani once ayak parmaginiz yok ediplip, tekrar birlestirilecek. Sonra ayaginiz, bacaklariniz diye gidecek. En son olarak butun vucudunuz. Yine hic bir aci hissetmeniz beklenmiyor. Teklif edilen para bu sefer iki kati. Kabul eder misiniz?
4- Bir an once deneyi yapip paralariniza kavusmak icin beklerken sirket sahibi yine gelir ("simdi ne var?" diye dusunuyorsunuz). Silahin testleri sirasinda, ates edilen nesnenin kutlesinin bir kisminin enerjiye donustugunu ve bunun bir kisminin yakalanip tekrar donusturulemedigini tespit ettiklerini soyluyor. Bu duruma karsin, kaybolan proton, elektron yada kuarklarinizin deney oncesi bir kenarda hazir bulunan kaynaklardan karsilamak istiyorlar. Tahmini olarak parcaciklarinizin %10'u disaridan karsilanmis olacak. Bilinen herhangi bir metodla bu yeni parcaciklarin eskilerinden ayirt edilemeyecegini soyluyor. "Atom yerine atom, elektron yerine elektron, kuark yerine kuark koyacagiz" diyor. Bu yeni durumu kabul eder misiniz?
5- Deneye bir kac saat kala kapiniz tekrar caliyor. "Daha ne ters gidebilir" diye dusunurken dedeniz yasindaki patron giriyor iceriye. Yine bir sorunla karsilasilmis. Insan vucudu cok karmasik ve parcalandiktan sonra parcaciklarini cok kisa bir surede bulup toplamak pek mumkun gorunkuyor. Bu durumda parcalanmayan kisimla yeni kisim arasinda uyumsuzluk ve hayati tehlike riski var. Ama yine bir cozumleri var. Orjinal parcaciklari toplamakla ugrasmak yerine, butun parcaciklari disaridan alacaklar. Yani yaklasik %10 olan disarindan alma orani %100 olacak. "Protonsa proton, elektronsa elektron" diyor adam. Siz ne diyorsunuz, devam mi?
6- Artik laboratuvardasiniz. Yakininizda buyuk kapali kaplarda carbon, oksijen, hidojen ve bir suru atom kaynagi duruyor. Bunlar bir uzvunuz yok edildiginde sizi tekrar ormek icin kullanilacak. Ileriden buyuk patronu beyaz bastonunu hizli hizli yere vurarak gelirken goruyorsunuz. Anlasilan yine bir sorun var. Insan vucudu cok karmasik ve onu atomlari disarindan da saglasalar, bir kac gunden once birlestiremeyecekler. Ve bir denegin bir kac gun icin ortadan yok olmasi onlar icin buyuk hukuki sorunlar olusturuyor (cok manali gelmeyebilir, uzerinde durmayin; sorun oluyor, yapamiyoruz iste). Bunun icin yapilabilecek sey, madem sizi bu yanlarda duran atomlardan olusturacaklar, o zaman sizi parcaladiktan sonra onlari bir araya getirmek yerine parcalamadan once onlari dizmeye baslayabilirler. Iki gun sonunda kopyaniz tamamen bitip basarili oldugunda silahi uzerinde deneyecekler. Karsinizda kopyaniz, aranizdaki ozel camdan dolayi sadece siz onu gorebiliyorsunuz, silah size yoneltilmis, 2 Milyar YTL'yi o alacak, size artik guzel bir anit yaptirir. Ee ne diyorsunuz? :)
Herhalde parmagimi kesip yapistirirken, kendimi oldurtup klonumu zengin yapmaya nasil geldim diyorsunuz?
Aslinda bizi olusturan atomlarin cok buyuk bir onemi yok. Dogdugumda 1,5 kilo iken simdi 75 kilo oldugumu dusunursek anne karnindan beri tasidigim atomlarin, ki onlar da annemin yedigi meyveden, sebzeden, etten geldi, ancak binde bir civarinda oldugunu soyleyebiliriz. Gerisi de benim yediklerimden geldi, ne yersek oyuz. Bence atomlar onemli degil ama onlarin sirasi bir birine baglanis sekli varligimizi belirtiyor. Yani ayak parmagimdaki carbon atomlari benim benlik bilgimin bir parcasi. Bu basit ama buyuk bilgi, benim dusuncelerimi, zevklerimi, hayallerimi kapsiyor. Ayni yerlesmeyi sagladiktan sonra klonumun benden farki yok. O da bir Erdem oluyor. Bu noktada klonum yasarken ben yok olsam da varligim devam etmis olacaktir.
Bu fikirlerden ulastigim, sonsuz hayat icin cok yakin bir zamanda uygulanabilir bir cozumu baska bir yazimda aktaracagim.

2 Haziran 2007 Cumartesi

Davetiye Karti



Evet evleniyorum ve davetiye kartimi kendim hazirlamak istiyorum. Vaaaaaaauv, harika fikir; kendi basima mi buldum, evet ben duldum :D. Tamam cok matah bir fikir degil ama onemli olan bu seferkinin sadece fikir olarak kalmamis olmasi. Davetiye tasarimi da kayda deger, en azindan bence :).



Davetiyenin kapaginda usteki resmi goruyorsunuz. Kapagi ortadan iki yana actiginiz da alttaki resim gorunuyor ve tabii 'sizi aramizda ... 1/7/2007... Aileleri..." falan filan. Aslinda icerdeki resim icin dusundugum, balyozun el degistirmesi :) ve gelinin elinde cicek olmasiydi fakat mali sebeplerden dolayi sadece alttaki resmi koymaya karar verdik.

27 Mayıs 2007 Pazar

captcha

'captcha', cha cha'nin bir turu degil, ketcap da degil. 'kapca' lazca hamsi demek ama lazca da degil. Ne idur da? Completely Automated Public Turing test to tell Computers and Humans Apart, yani otomatik olarak insanlarla bilgisayarlari ayirma. Basitce soyle: kutu gibiyse ve saclari yoksa bilgisayar, gecenin bir vakti internette sorf yapmaya calistiginizda dayak yiyorsaniz insandir yada degildir. Ne mutluki bundan baska yontemler de gelistirmisler boylece "simdi bu 'l' mi 'I' mi" "'b' mi '6' mi" diye kasip duruyoruz.
Gecen slashdot'ta okudugum bir yazi uzerine eski bir fikrim geldi aklima. Downloadcular bilir rapidshare, rus kokenli oldugunu dusundugum, dosya yuklemenize ve yuklenmis bir suru film, oyun vs'yi cok hizli indermenizi saglayan bir site. Fakat eger bu hizmeti bedava kullanmak istiyorsaniz saat basina sadece bir dosya indirebilirsiniz, her dosya max. 100MB, ve indirme isleminin basinda size bir kapca soruyor. Boylece bir programin sizin icin saat basi gidip filminizin baska bir 100MB'lik kismini indirmesini engellemeye calisiyor. Sizin bu islemi manuel yapmaktan sıkılıp (<--bu kelimeyi ingilizce klavyede yazmak tam bir eziyet) uye olmanizi bekliyorlar. Tabi bu duruma papuc birakmayacak, bir cozum yolu arayacak bir cok genc var. Kapca'lari asmaya calisan bir cok proje olmasina ragmen bunlarin tum kapca'lara cozum oldugu soylenemez. Ne kadar zeki bir cozum getirirseniz getirin, her zaman daha zor bir kapca yontemi bulacaklar. Bu zorlastirmanin siniri tabi ki insan kapasitesi (Normal bir insanin anlayamacagi bir kapca pek ise yaramaz). Burada devreye Downloadcularin Engellenemez Kardesligi giriyor. Siz otomatik downloadunuzu ayarlamis uyuyorken, dunyanin her bir yaninda uyanik olan kardesleriniz sizin icin kapcalari cevapliyorlar. Siz de size uygun bir zaman ayni yardimi yapiyorsunuz. Cevapladiginiz kapca kadar kapca yardimi alabiliyorsunuz.
Biraz da teknik yonune bakalim. Kardeslerin baglandigi bir site olmali. Indirmek istediginiz dosyalarin linklerini siteye giriyorsunuz, o da size yeni likler veriyor. Bu baglantilari (linkleri) da otomatik download programiniza giriyorsunuz (programin her indirme arasinda bir saat beklemsi onemli). Program download baslamak istediginde sistem asil baglantidaki kapcayi o sirada siteye bagli kullanicilardan birine soruyor. Kapcanin cevabini asil siteye gonderip dosyanin adresini aliyor. Sonra da indirme istegini bu adrese yonlendirir. Sitede surekli olarak bir kac kullanici olmasi onemli tabi.

25 Mayıs 2007 Cuma

Reklam

Ikinci yazimi yazma mutlulugu icindeyim; belki de bu isi tuttururum. Ne zaman bayacagim belli olmaz, sizi onceden uyarayim. Bu sefer ki yeni fikirlerimden birinin reklami:

Dar acida, direksiyonda bir bayan gozukmektedir, kirmizi sirin bir bayan arabasi. Bir fren sesiyle birlikte baska bir arabayla burun buruna gelirler. Diger sofor, halktan hafif sempatik bir erkek, hisimla arabadan iner ve afallayarak hizlica tekrar biner. Sempatik bir sekilde, isaretlerle yolu bayana biraktigini anlatmaya cabalar. Bayanimiz da gulmemeye calisarak basini sallar. Sonra yine cok dar acida kirmizi arabanin manevra denemelerini goruruz, arabanin sadece burnu yada arkasi gorunur. Bu arada yolda birikmis 5-6 araba sessizce bayani beklemektedir. En sonunda manavra tamamlanir, kirmizi araba digerlerinin yanindan gecerken icinde tesekkur eden bayan ve 3 tane iri yari adam gozukmetedir. Diger soforler de sempatik gozukmeye calisarak karsilik verir.
Kirmizi araba yol kenarina ceker, bayan yaninda oturan adama dogru egilir, birseyler yapar. Adamin sonmeye basladigini goruruz. Bayan sonen adami katlayip torpido gozune koyarken okul kiyafetli oglu adamin yerine oturur. Anne, ogul ve arkada iki sisme adam giderler.
Aksam vakti, kirmizi araba sokak lambasinin altinda park halinde, icinde dort iri yari adam beklemektedir. Reklamin slogani cikar: "Gonullu yol arkadaslariniz".

Reklamini dinlediginiz bu urun, bir cok tipte, oturur vaziyette, iri yari, sisme adam. Bildiginiz sisme kadinlardan farkli olarak bunlarin amaci yollardaki magandalara karsi yanliz yolculari korumak. Elektrikli pompasiyla beraber, ikili-uclu olarak satilabilir. Satildigi ulkeye gore adamlarin ozelliklerini belirlemekte fayda var. Boyle bir urun Cin'de cok hizli bir sekilde (isik hizinda :)) taklit edilebilir; fikirle ilgilenleri uyarayim. Bu fikirle 'Turk Mucit' yarismasina katilmak da serbestir :) ben o kadar gaza gelemedim.

23 Mayıs 2007 Çarşamba

Merhaba

Uzun zamandir aklimda, "Bu fikirleri bir yazayim" diye. Kismet sabahin 2'sineymis. En azindan bir giris yapayim dedim belki gerisi de gelir.
Giris olarak cok eski ve kisa bir fikrimi yazmak istiyorum: Amca Donald's restoran zinciri :) Hamburger agirlikli olmasini bekliyorum ama kebapci veya pizzaci olabilir. Balikci uygunsuz kacar. "Donald Amca's" da olabilir. Telif haklari mevzusundan dolayi ordek amcanin cizimi ve arkadaki 'm' harfinin degistirilmesi tavsiye olunur. Birileri bu fikri degerlendirirse bulabildigim herkesle her aksam orada olunur (fikir promosyonu :)).
Bu arada Donald Amca resmi ararken karsilastigim bir videoyu da sizlerle paylasayim:
http://www.youtube.com/watch?v=s5zTTK5nrkw
Iyi aksamlar, gorusmek dilegiyle.