24 Haziran 2007 Pazar

Var olmak

Daldan dala atlayarak devam ediyoruz. Gordugunuz gibi fikir uretmek icin konu sinirim yok. Bu fikirlerin degerine siz karar verin. Simdi sirada felsefe var.
Kucuk yaslardan beri olum korkusu tasirim. Aklima nasil girdi bilmiyorum, belki gordugum yada duydugum bir olay beni etkiledi. Daha 6 yaslarimda babama sarilip "Olmek istemiyorum" diye agladigimi hatirliyorum. Dogal olarak, yasam, olum, var olmak konulari fikir dunyamda cok yer kapladi.
Ben ruha inanmam. Yani bedenizmizden ayri bir varligimiz olduguna. Bundan dolayi fiziki varligimiz sona erdikten sonra da varligimi devam ettirebilecegim tesellisi ben de ise yaramaz (sanki ruha inananlar olum korkusu tasimiyor mu tartisilabilir). Lise caglarimda kendi kendime sordugum sorulardan bir oyun gelistirmistim. Sorulara 'evet' cevabi verdiginizde (gercekten inanarak) siradaki soruya geciyorsunuz ve sonuncu soruda benim yasamak, var olmak konusuna cevap buldugum yere geliyorsunuz. Unutmayin sadece 'evet' cevabi verdiginiz surece oyundasiniz.
1- Ruha inanmiyor musunuz? (Tamam ters bir soru oldu ama oyunun kurali geregi 'evet' diyerek ilerlemeniz lazim :))
Simdi bir kurgu uzerinden devam ediyoruz. Cok buyuk bir teknoloji sirketine is icin basvuruyorsunuz. Anlam veremesenizde size bir cok saglik testi yapiyorlar ve size geri doneceklerini soyleyerek yolluyorlar. Bir kac hafta sonra cagriliyorsunuz. Sizi beyaz takim elbise giymis, bembeyaz saclari beyaz sakallari ile birlesmis olan sirket sahibinin yanina goturuyorlar (Bu kisi aslinda o zamanlar gosterilen, Jurassic Park'in sahibi olan adam. Yakin zamandan dusunursek, Matrix'in mimarina da benziyor.) Birlikte sirketin cok gizli bir laboratuvarina gidiyorsunuz. Burada yuruyen bir band uzerinde degisik nesneler bir makinanin onunden geciyor. Size bu makinanin onundeki varligi birkac nano saniyede taradigi anlatiliyor. Daha sonra band uzerinde tasinmaya devam eden nesneler ikinci bir makinaya geliyor; burada makina objeleri degisik cekillerde parcalara ayiriyor, bagzilarini tuzla buz ediyor. Yollarina devam eden parcalar sonuncu makinada duruyorlar. Burada, size anlatildigi uzere (ve siz de gozlerinizle gordugunuz sekilde) ilk makinadan alinan tarama verilerine gore, nesneler atom alti parcalarina kadar tekrar ayni sekle getiriliyorlar. Bir anlamda zaman da geriye donduruldukleri soylenebilir. Objelerin gorsel olarak eski halleriyle bire bir oldugunu rahatlikla soyleyebiliyorsunuz. Tekrar birinci makinaya getirilip tarandiklarinda ayni tarama sonuclarini veriyorlar. Burada gelistirilen makinalarin amaci bir kaza aninda yada savasta yaralanan insanlari en kisa yoldan eski hallerine getirmek, bir anlamda iyilestirmek. Tabii tarama kayitlarinin mumkun oldugunca guncel tutulmasi onemli.
2- Sirket sahibi artik bu makinalari bir insan uzerinde denemeye hazir olduklarini soyluyor. Ve denek olarak sizi kullanmak istiyorlar. Oncelikle bir ayak parmaginizdan baslayacaklar. Parmaginiz taranacak, ortasindan kesilecek ve tekrar eski haline getirilecek. Bir kac nano saniye icinde gerceklesecek bu surecte her hangi bir aci hissetmeniz beklenmiyor. Deney basarili olursa bir sonraki asamaya gecilip ayni deney ayak bileginizde gerceklestirilecek. Sonra kasığınızda, karin bolgenizde ve son olarak boynunuzda. Butun bunlara karsin, deney herhangi bir asamada basarisizliktan dolayi iptal edilse de, size 1 Milyar YTL verilecek (sizi veya varislerinizi ihya edecek bir para). Paranin odenmesi konusunda hic kuskunuz yok (ben kefilim :)). Bu teklifi kabul eder misiniz?
3- Siz deneyin yapilacagi gunu ozel odanizda beklerken ak sakalli beyefendi sizi gormeye geliyor. Nesneleri atom alti parcalarina kadar parcalayan yeni makinalarinin (silah diyebiliriz) hazir oldugunu soyluyor ve oncekini iptal edip yeni bir teklifte bulunuyor. Kesme deneylerinden sonra ayni sira ve bolgelerde bu yeni makinayi denemek istiyorlar. Yani once ayak parmaginiz yok ediplip, tekrar birlestirilecek. Sonra ayaginiz, bacaklariniz diye gidecek. En son olarak butun vucudunuz. Yine hic bir aci hissetmeniz beklenmiyor. Teklif edilen para bu sefer iki kati. Kabul eder misiniz?
4- Bir an once deneyi yapip paralariniza kavusmak icin beklerken sirket sahibi yine gelir ("simdi ne var?" diye dusunuyorsunuz). Silahin testleri sirasinda, ates edilen nesnenin kutlesinin bir kisminin enerjiye donustugunu ve bunun bir kisminin yakalanip tekrar donusturulemedigini tespit ettiklerini soyluyor. Bu duruma karsin, kaybolan proton, elektron yada kuarklarinizin deney oncesi bir kenarda hazir bulunan kaynaklardan karsilamak istiyorlar. Tahmini olarak parcaciklarinizin %10'u disaridan karsilanmis olacak. Bilinen herhangi bir metodla bu yeni parcaciklarin eskilerinden ayirt edilemeyecegini soyluyor. "Atom yerine atom, elektron yerine elektron, kuark yerine kuark koyacagiz" diyor. Bu yeni durumu kabul eder misiniz?
5- Deneye bir kac saat kala kapiniz tekrar caliyor. "Daha ne ters gidebilir" diye dusunurken dedeniz yasindaki patron giriyor iceriye. Yine bir sorunla karsilasilmis. Insan vucudu cok karmasik ve parcalandiktan sonra parcaciklarini cok kisa bir surede bulup toplamak pek mumkun gorunkuyor. Bu durumda parcalanmayan kisimla yeni kisim arasinda uyumsuzluk ve hayati tehlike riski var. Ama yine bir cozumleri var. Orjinal parcaciklari toplamakla ugrasmak yerine, butun parcaciklari disaridan alacaklar. Yani yaklasik %10 olan disarindan alma orani %100 olacak. "Protonsa proton, elektronsa elektron" diyor adam. Siz ne diyorsunuz, devam mi?
6- Artik laboratuvardasiniz. Yakininizda buyuk kapali kaplarda carbon, oksijen, hidojen ve bir suru atom kaynagi duruyor. Bunlar bir uzvunuz yok edildiginde sizi tekrar ormek icin kullanilacak. Ileriden buyuk patronu beyaz bastonunu hizli hizli yere vurarak gelirken goruyorsunuz. Anlasilan yine bir sorun var. Insan vucudu cok karmasik ve onu atomlari disarindan da saglasalar, bir kac gunden once birlestiremeyecekler. Ve bir denegin bir kac gun icin ortadan yok olmasi onlar icin buyuk hukuki sorunlar olusturuyor (cok manali gelmeyebilir, uzerinde durmayin; sorun oluyor, yapamiyoruz iste). Bunun icin yapilabilecek sey, madem sizi bu yanlarda duran atomlardan olusturacaklar, o zaman sizi parcaladiktan sonra onlari bir araya getirmek yerine parcalamadan once onlari dizmeye baslayabilirler. Iki gun sonunda kopyaniz tamamen bitip basarili oldugunda silahi uzerinde deneyecekler. Karsinizda kopyaniz, aranizdaki ozel camdan dolayi sadece siz onu gorebiliyorsunuz, silah size yoneltilmis, 2 Milyar YTL'yi o alacak, size artik guzel bir anit yaptirir. Ee ne diyorsunuz? :)
Herhalde parmagimi kesip yapistirirken, kendimi oldurtup klonumu zengin yapmaya nasil geldim diyorsunuz?
Aslinda bizi olusturan atomlarin cok buyuk bir onemi yok. Dogdugumda 1,5 kilo iken simdi 75 kilo oldugumu dusunursek anne karnindan beri tasidigim atomlarin, ki onlar da annemin yedigi meyveden, sebzeden, etten geldi, ancak binde bir civarinda oldugunu soyleyebiliriz. Gerisi de benim yediklerimden geldi, ne yersek oyuz. Bence atomlar onemli degil ama onlarin sirasi bir birine baglanis sekli varligimizi belirtiyor. Yani ayak parmagimdaki carbon atomlari benim benlik bilgimin bir parcasi. Bu basit ama buyuk bilgi, benim dusuncelerimi, zevklerimi, hayallerimi kapsiyor. Ayni yerlesmeyi sagladiktan sonra klonumun benden farki yok. O da bir Erdem oluyor. Bu noktada klonum yasarken ben yok olsam da varligim devam etmis olacaktir.
Bu fikirlerden ulastigim, sonsuz hayat icin cok yakin bir zamanda uygulanabilir bir cozumu baska bir yazimda aktaracagim.

2 Haziran 2007 Cumartesi

Davetiye Karti



Evet evleniyorum ve davetiye kartimi kendim hazirlamak istiyorum. Vaaaaaaauv, harika fikir; kendi basima mi buldum, evet ben duldum :D. Tamam cok matah bir fikir degil ama onemli olan bu seferkinin sadece fikir olarak kalmamis olmasi. Davetiye tasarimi da kayda deger, en azindan bence :).



Davetiyenin kapaginda usteki resmi goruyorsunuz. Kapagi ortadan iki yana actiginiz da alttaki resim gorunuyor ve tabii 'sizi aramizda ... 1/7/2007... Aileleri..." falan filan. Aslinda icerdeki resim icin dusundugum, balyozun el degistirmesi :) ve gelinin elinde cicek olmasiydi fakat mali sebeplerden dolayi sadece alttaki resmi koymaya karar verdik.